SAVAŞA İZİN VERİLMEDEN ÖNCE İSLÂM’A DAVET ŞEKLİ

 

İslâm, hayra daveti hedef ve vesile edinerek gelmiştir. Bu din, dünya ve ahirette insanların mutluluğu ve yararı için çalışır. Bunu gerçekleştirmek için de, sağduyuya dayanma, merhametle muamele ve kolaylık gösterme prensiplerini esas alır. Bu konunun birinci derecede kaynağı Kur’an-ı Kerim olduğuna göre, o bize bu hedef ve onun araçlarını gösterecektir. Allah Teâlâ dinin hedefini gösterirken şöyle buyurur:

 

“Ey Muhammed! Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” [1]

 

“Ey insanlar, size Rabbinizden bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik.” [2]

 

“Gerçekten onlara bilgiye göre açıkladığımız, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olan bir kitap getirdik.” [3]

 

Bu hedefe ulaşmanın araçlarını anlatırken de şöyle buyuruyor:

 

“Ey Muhammed! Sen hikmetle, güzel öğütle Rabbinin yoluna çağır…” [4]

 

“Ey elbisesine bürünen! Kalk ve uyar, Rabbini tekbir et (O’nun büyüklüğünü an!) Elbiseni temizle. Pislikten (Allah’a eş tutmaktan, puta tapmaktan ve çirkin şeylerden) kaçın! Verdiğini çok bularak başa kakma! Rabbin için sabret!” [5]

 

“İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten nehyeden bir topluluk olsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” [6]

 

“(Ey Muhammed!) Eğer kaba, katı yürekli olsaydın çevrenden dağılıp giderlerdi. Öyleyse onların kusurlarından vazgeç, onlar için mağfiret dile (yapacağın işler) hakkında onlara danış…” [7]

 

“And olsun, içinizden size öyle bir peygamber geldi ki, sıkıntıya uğramanız O’na ağır gelir, size düşkün, müminlere şefkatli, merhametlidir.” [8]

 

Bu talimatların ışığında Hz. Muhammed (s.a.v.), İslâmî âdâb ve Kur’anî esaslar vasıtasıyla insanların kalplerine girmeye ve onları İslâm’a davet etmeye başladı. Tabiî olarak O’nun ilk daveti Mekke’de başladı. Davetini kabul edenler etti, etmeyenler de yüz çevirdiler. Ancak Hz. Peygamber (s.a.v.) yoluna devam etti. Kısa zamanda Mekke’nin ileri gelenlerinden Hz. Ebu Bekir, Hz. Ali b. Ebî Tâlib, Hz. Osman b. Afvan, Sa’d b. Ebi Vakkas, Talha, Zübeyr, Abdurrahman b. Avf, Ebu Ubeyde b. El-Cerrah, evi yeni dinin davet merkezi edinilen Erkam b. Ebî Erkam (r.a.) gibi bir grup ona tabi oldu. Sonra da Hz. Ömer b. Hattab ve Hz. Hamza b. Abdul-Müttalib (r.a.) tabi oldular. Bunlarla beraber kimsesizlerden olan Yâsir, onun oğlu Ammâr, hanımı Sümeyye, Bilal ve Habbab b. Eret’ten oluşan bir grup İslâm’a girdi. [9]



[1]  Enbiya sûresi, 21/10.

[2]  Nisa sûresi, 4/174.

[3]  A’raf sûresi, 7/52.

[4]  Nahl sûresi, 16/12.

[5]  Müddessir sûresi, 4/1-7.

[6]  Âl-i İmran sûresi, 3/104.

[7]  Âl-iİmran sûresi, 3/159.

[8]  Tevbe sûresi, 9/128.

[9]  İbn Hişâm, Sîre, 1/165.